29 Ocak 2021 Cuma

yatağan kılıcı özellikleri

Yatağan adının kökenine girmek gerekir öncelikle. Genel kanı, bu kılıçlar çoğunlukla Denizli'nin Yatağan köyünde yapıldığından ötürü, kılıcın da buranın ismiyle anıldığı şeklindedir. Ayrıca köye de ismini veren Bektaşi Yatağan Baba'nın etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Bir rivayet ise, kuşağa sıkıştırılan Yatağan kılıcı , taraf durmasından ötürü bu adı aldığıdır. Hacı Bektaşi Veli Hazretlerinin tavsiyesi üzerine Türkmen ustalar sebebi ile yapılan Kılıcın en önemli ayrıcalığı yalnız tek tarafının keskin olması ve aman diyen, teslim olan düşmana ve hayvanata yaşama şansı vermesidir. Yatağan kılıcı nın özelliklerine gelirsek, Yatağan, pek çok şark kılıcı bu gibi kavislidir, lakin (geleneksel kılıçların aksine) keskin ağzı içe istikbal biçimde, ters kavislidir.

Çarpışma anında uzun strese maruz kalan yatağanların ağızları çelikten, sırtları ise esneklik kazanması için demirden yapılırdı. Sapındaki kulaklar, bileği kavrayarak, içe doğru kavislenmesi sebebiyle savrulması baskı olan yatağanın kullanımını kolaylaştırır. Bu kulaklar yüzünden, kamu arasında "kulaklı" diye de bilinir. Genelde sapından sırtına doğru uzanan yalnızca kemer, darbe anında kırılması muhtemel olan bu bölgeyi destekler. Yatağanların çoğu, sapında ve kabzasında işlemeler taşır. Kabzaya sedef kakma, inci ve değerli taşlarla süslemeler yapılır. Yanaklara ise ustanın adı, "Allah", "Muhammed", "Ali" benzeri kakmalar yapılır, veya Kur'an'dan ayetler yazılırdı. Fakat kullanımının yaygınlaşmasıyla, siviller sebebi ile uygulanan oldukça kolay yatağanlar da yapılmıştır. Elli yıl önce,Kuzey Sibirya bölgesinde,İrtiş ırmağı kıyısında Zevakino köylüleri, Türklerin kurgan adını verdiği bir mezarda,sonradan uzmanlar nedeni ile işlenen karbon 14 metodu incelemesinde, yaşının 1400 küsür yıl bulunduğu tetkik edilen Türk yapımı tek kılıç buldular. Kılıcı bulan genç Kazaklar,kılıcın hiç aşınmadığını ve bir keresinde bir samuray kılıcını ikiye böldüğünü şaşkınlıkla gördüler.

Bu hadise üzerine Moskova Tarih Enstitüsünden ekspertiz istediler. Yapılan inceleme sonucunda kılıcın bulat adı verilen, Altay Türk demirci ustaları tarafından uygulanan çelik döküm tekniği ile işlendiği anlaşıldı. İncelemeyi yapan profesyonel Kirsanov; Sonuçta, kılıcın 6'ncı asır sonlarında Orta-Asya'nın Altay bölgesinde yaşayan Türk boylarının demirci ustalarının elinden çıktığına kanaat getirdik dedi. İncelemeyi oluşturan tek diğer profesyonel Çarikov ise; Kılıç, tarihte Türk boylarının dünyanın en iyi silah tekniğine, en iyi silah ustalarına sahip olduğunu kanıtlıyor. Türklerin 6ncı yüzyılda, Cengiz Han'dan aşırı önce, Karadeniz'den Çin Denizi'ne kadar nasıl ve niye hükmettiğini, işte bu kılıç gösteriyor dedi. Bu muhteşem Türk kılıcı şimdi hususi tek koleksiyonda muhafaza ediliyor. Zengin ve türlü içeriğe sahip olan Osmanlı da kullanılan silahları 4 ana bölüme ayrılır. Bunlar vurucu silahlar (eslah-i darbe), delici silahlar (eslah-i nafize), kesici silahlar (eslah-i cariha), atıcı silahlar (eslah-i ramiye) diye adlandırılır. Bıçak kılıcın esas kesici vazifesini yerine getiren en mühim bölümüdür. Uzunluğu ve genişliği üzerinde Normal ölçüleri olmayan namlu Osmanlı kılıçlarında form olarak özellik gösterir ve Avrupa kılıçlarından bu özelliği itibari ile ayrılır. Osmanlı kılıçları hafif balçaktan uca doğru hafif eğimli ve sadece taraflı keskin şekilde yapılmışlardır. Bu eğimin kılıcın kullanılmasında basitliği ve etkinliği sağlamak üzere belirli teknik ölçülere göre verildiği muhakkaktır. Hint, İran ve Memlük kılıçlarında da bu eğrilik görülür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder